Yakın zamanda yapılan bir araştırma ABD’de 20 kişiden 1’inin Kovid-19’a yakalandığını ortaya çıkardı(yeni bir sekmede açılır)aşıyla ilgili yanlış bilgilere inanılması nedeniyle ivermektin ve hidroksiklorokin gibi kanıta dayalı olmayan tedaviler kullanıldı.
Bulgular JAMA Sağlık Forumunda yayınlanan bir çalışmada paylaşıldı(yeni bir sekmede açılır)Cuma gününde.
Araştırmacılar ABD genelinde yaklaşık 13.450 yetişkinle anket yaptı ve COVID-19 aşısıyla ilgili yanlış bilgileri onaylayan, hastanelere, tıp uzmanlarına ve bilim adamlarına güvenmeyen, komplo teorilerine daha fazla inananlara odaklandı ve bu kişilerin kanıtlanmamış ilaçları kullanma olasılıklarının daha yüksek olduğunu buldu. COVİD-19’u tedavi etmek için.
Tüm çalışma katılımcılarının yüzde altısı, COVID-19 enfeksiyonunun tedavisi olarak belirli sıtma ve lupus türlerini tedavi etmek için bir ilaç olan ivermektin (antifrastik bir ilaç) ve hidroksiklorokin kullandığını bildirdi.
Araştırmanın anketi Aralık 2022 ile Ocak 2023 arasında gerçekleştirildi ve daha önce COVID-19 enfeksiyonu bildiren 18 yaş ve üzeri ABD sakinlerini içeriyordu.
Araştırmacılar, ABD Gıda ve İlaç İdaresi’nin bu ilaçların Kovid-19 tedavisinde kullanımını kınamasına rağmen salgının ilk yılında ABD, Kanada ve Avustralya’da reçete sayısının arttığını paylaştı.
Çalışma ayrıca, sosyal medyaya ve Donald Trump’a güvendiğini bildiren katılımcıların büyük olasılıkla ivermektin veya hidroksiklorokin aldığını, doktorlara ve hastanelere güvenenlerin ise alma olasılığının daha düşük olduğunu ortaya çıkardı.
Katılımcıların 10.718’inden 2.461’i aşıyla ilgili en az bir yanlış bilgiyi onayladıklarını söyledi.
Çalışma ayrıca erkeklerin, üniversite diplomasına sahip kişilerin, daha fazla gelire sahip kişilerin ve İspanyol kökenli kişilerin ivermektin veya hidroksiklorokin alma olasılığının daha yüksek olduğunu gösterdi. Araştırmacılar, 65 yaş ve üzeri kişilerin kanıta dayalı olmayan tedaviyi kullanma olasılıklarının daha düşük olduğunu belirtti.
Çalışmanın sonucuna göre “Bu sonuçlar, yanlış bilgilendirmenin potansiyel zararlarının, aşılama gibi sağlığı teşvik eden davranışlardan kaçınmanın yanı sıra etkisiz ve potansiyel olarak toksik tedavilerin kullanılmasına kadar uzanabileceğini gösteriyor.”